Covid-19 pandemisi sürecinde özellikle Türkiye'deki karantina dönemlerinde gıda güvenliğini gündemimize aldık ve bunu takiben saha araştırmam da çevrim içi platformlara taşındı. Özellikle topluluk temelli forumlar, Facebook sayfaları ve sosyal medya platformları benim için alternatif ve yeni bir etnografik araştırma aracı haline geldi. Böylece Facebook'ta takip ettiğim yerel gruplardan biri olan, 8.200 aktif takipçili Ayrancı Ahalisi ile etkileşime geçmeye karar verdim. (Ayrancı, Ankara’nın Çankaya ilçesindeki en büyük semtlerden biri). Grup, mahalle sakinleri tarafından atıkların ayrıştırılması, geri dönüşüm, yeniden kullanım, sokak hayvanlarının bakımı, kentsel tarım vb. konularda dayanışma sağlamak amacıyla kuruldu. Üstelik kendi aylık gazeteleri bile var. Bu grupta yeterince zaman geçirdikten sonra, kentsel tarım ve balkon bahçeciliği hakkında çevrim içi bir anket başlatarak “Kimse bahçesinde sebze yetiştiriyor mu? İnsanlar gıdanın nereden geldiğini biliyor mu? Yerel organik gıda pazarlarını kullanıyorlar mı? Organik tarım hakkında ne düşünüyorlar?” gibi soruların cevaplarını öğrenmeyi istedim. İlgi beklediğimden çok daha fazlaydı ve cevaplar bilgili bir topluluğa işaret ediyordu. Organik tarımla ilgili kaynakları paylaştılar, bahçelerinde yetiştirdikleri sebzelerin fotoğraflarını gönderdiler ve binalarının arka bahçelerini kolektif olarak sebze yetiştirmek için nasıl kullanacakları konusunda tartışmalara başladılar.
Bu çevrim içi anketin sonuçları, kentsel tarım denememizin ilk aşamasını oluşturdu ve daha sonra yaptığım odak grup tartışmaları ile mevcut ihtiyaçlar ve koşullar için uygulanabilir bir plan oluşturmak mümkün oldu. Kentsel tarım uygulamaları, entegre sistemler olarak yerel yönetimle daha önce üzerinde çalışmak istediğimiz bir konuydu, ancak yerel yönetimin böyle bir dönüşüm için iş birliği yapmak konusunda çekinceleri olduğu izlenimini edindik. Bu konuyla ilgili daha fazla ayrıntıyı meslektaşım Gökçe'nin daha önce yazdığı blogda bulabilirsiniz.
Kompost, ilk olarak iki kadın tarafından kentsel bahçeciliğin bir bileşeni olarak gündeme getirildi. Daha sonra, bu girişimcilerin, bilim yapmanın bir tür aktivizm olduğuna inanan bilim insanları ve nitelikli doğa koruma gönüllüleri tarafından kurulan NATURA Derneği'nin de kurucuları olduklarını öğrendim. Deney yapmak için entegre bir çözüm buldular: (1) Elektrikli bisikletlerle bölgedeki yerel işletmelerden organik atık toplamak (2) Bu organik atığı mahallede daha önce dönüştürülmüş bir kent bostanında kompostlama için kullanmak (3) Yiyeceklerin yine elektrikli bisikletlerle ihtiyaç sahiplerine dağıtılması. 'Toprak İçin Pedalla' projesi işte böyle ortaya çıktı. Kısa sürede büyük ilgi gören projenin Instagram sayfasına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Son 5 ayda, bu mahalledeki 10 işletme, bölgede bir kompost ağı kurmayı mümkün kılacak organik atık sağlamayı kabul etti. Organik atıklar elektrikli bisikletlerle işyerlerinden toplanacak ve mahalle bostanında kompost olarak kullanılacaktı. Fikir oldukça basit ve pratik olmasına rağmen, yerel yönetim tarafından uygulanmasına izin verilmedi. Ancak bu dezavantaj sayesinde, iki yerel topluluğun iş birliği yaptığı tamamen farklı bir deney ortaya çıktı. Toplanılan organik atık, Ankara’nın farklı bir semtinde bulunan Çiğdemim Derneği’nin mahalle bostanında değerlendirilmeye başlandı. Çiğdemim Derneği, toplu öğrenme ve paylaşma kültürünü yaygınlaştırarak mahalle sakinlerinin yaşam kalitesini artırmayı ve karar alma süreçlerinde etkin olmayı amaçlayan bir dernek.
Yerinde kompost yaparken çektiğimiz videoları içeren 3 adet çevrim içi eğitim seti hazırladık. İnsanların kompostlama konusunda tereddüt etmesi doğal. Eğitimden önce yaptığımız ön testlerin sonuçları, insanların kompost yapmaktan koktuğunu, hijyenik olmadığını düşündüklerini ve bunun önemli bir faydasını göremediklerini gösterdi. Ancak, son değerlendirme testlerinin sonuçları oldukça olumluydu, çünkü katılımcıların yüzde 85'i doğru yöntemler kullanıldığında kompost yapmanın gerçekten kolay olduğuna şaşırdıklarını ve bundan sonra evde kompostlama yapmak istediklerini belirttiler. Bu süreçte bir sonraki adımımız, Türkiye'de kompostlama konusunda çalışan yerel aktörlerin bir araya geldiği bir ağ oluşturma, öğrenme ve dayanışma platformu oluşturmak.
Nitekim bu görünürlük ve etki, belediyenin de gözünden kaçmadı ve onlar da yapılan çalışmalara destek olmak için projeye dahil olmak istediklerini belirttiler. Tabandan başlayan bir hareketin daha önce bu konuyla ilgilenmeyen politika yapıcılar tarafından görünür hale gelmesi, toplulukların başlattığı eylemlerin çok şey başarabileceğini ortaya koyuyor. Bize umut veriyor.