Genç Bir Lider Olarak Bakü COP29'a İlişkin İzlenimlerim

3 December 2024

Bakü, Azerbaycan’da düzenlenen COP29’a katılmak, genç bir lider olarak benim için oldukça heyecan verici bir deneyimdi. Ancak, böylesine büyük ölçekli uluslararası bir konferansın karmaşıklıklarına yakından tanıklık etme fırsatı da buldum. Bir yandan, iklim krizine yönelik taahhütler ilham vericiydi; diğer yandan, ortaya çıkan çelişkiler ve yavaş ilerleme, gidilecek daha çok yol olduğunu açıkça gösterdi.

Bu deneyim, küresel iklim diplomasisinin işleyişini daha iyi anlamamı sağladı. STK’lardan genç liderlere, bilim insanlarından hükümet temsilcilerine kadar katılımcıların çeşitliliği etkileyiciydi. Ancak, bu çeşitlilik bazen karar alma süreçlerinde koordinasyon sorunlarına yol açtı. Umut dolu anların yanı sıra hayal kırıklığına ve kaçırılan fırsatlara da tanıklık ettim.

BM İklim Konferansı'na katılmak, Oğuz’a ve diğer genç liderlere hükümetler arası müzakerelerin karmaşıklığına tanıklık etme fırsatı sağladı.

  1. Yetersiz Finansman Taahhütleri:

Konferansta en dikkat çekici konulardan biri, gelişmekte olan ülkelere yönelik iklim finansmanı tartışmalarıydı. Ne yazık ki, bu alanda elle tutulur bir ilerleme kaydedilemedi. Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (New Collective Quantified Goal – NCQG) adı verilen yeni bir iklim finansmanı hedefi gibi konular ele alındı, ancak bu taahhütlerin nasıl yerine getirileceği konusunda netlik yoktu. Gelişmekte olan ülkelerin temsilcileri, geçmişte verilen sözlerin sıklıkla yerine getirilmediğini tekrar tekrar vurguladılar. Bu durum, zengin ülkelerin sorumluluklarını tam anlamıyla üstlenmekte isteksiz olduklarını ortaya koyuyor.

  1. Fosil Yakıt Tartışmalarındaki Çelişkiler:

Fosil yakıtlardan uzaklaşmanın gerekliliği genel olarak kabul edilse de, bu birçok ülke için hâlâ bir tabu olmaya devam ediyor. Konferansta, fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımının sonlandırılması için güçlü talepler dile getirilirken, ekonomik endişeler kayda değer bir ilerlemeyi engelledi. Örneğin, fosil yakıtlara bağımlı ekonomiler, daha somut destek mekanizmaları olmadan bu geçişe bağlılık göstermeyi reddetti. Bu tereddüt, anlamlı bir değişimin önündeki büyük bir engeli temsil ediyor.

  1. Genç Katılımının Sembolik Kalma Riski:

COP29’a katılan gençlerin sayısı oldukça fazlaydı. Her zamanki gibi, gençlerden iklim krizi konusunda seslerini duyurmaları bekleniyordu. Birçok panelde genç konuşmacılara yer verildiğini gördük. Ancak gençlerin katılımı, yalnızca panellerde konuşmacı olarak kalmamalıdır. Gençlerin, politika geliştirme süreçlerinde aktif olarak yer almaları önemlidir. Birçok genç sivil toplum örgütü, yerel ve ulusal düzeyde karar alma süreçlerinde önemli roller oynuyor. Bu rol, sonraki COP toplantılarında daha da aktif hale gelmelidir.

"COP29’a katılan gençlerin sayısı oldukça fazlaydı. Ancak gençlerin katılımı, yalnızca panellerde konuşmacı olarak kalmamalıdır."

Gençler, iklim krizinin çözümünde kritik bir rol oynuyor, ancak bu önemin genellikle yeterince takdir edilmediğini görüyoruz. Yenilikçi fikirler ve teknolojiden yararlanma becerileriyle gençler, hem yerel hem de küresel ölçekte önemli etkiler yaratma potansiyeline sahip. Ancak COP29 gibi büyük platformlarda, gençlerin sesleri genellikle ana tartışmalar arasında kaybolma riski taşıyor.

Genç liderler, yalnızca eleştiri getirmekle kalmamalı, somut çözümler sunmalı ve yerel projelere aktif olarak katılarak güvenilirlik ve etki oluşturmalıdır. Kendi deneyimlerime dayanarak, gençlerin enerjisi ve motivasyonunun sadece söylemsel bir araç olarak kalmaması, politika geliştirme süreçlerine de entegre edilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu, gençlerin güçlendirilmesi kadar, iklim eyleminin geleceği için de kritik öneme sahip.

Herkes İçin Bir Eylem Çağrısı

COP29’daki gözlemlerim, bireylere ve karar alıcılara yönelik farklı eylem çağrılarında bulunmamı gerektiriyor.

Bireyler olarak, daha sürdürülebilir yaşam tarzları benimsemeliyiz. Ancak, bu çabaların etkili olabilmesi için daha geniş sistemik değişimlerle desteklenmesi gerekiyor.

Karar alıcılar için, iklim krizine karşı daha cesur ve kararlı adımlar atmanın zamanı geldi. Özellikle finansman ve fosil yakıtlardan çıkış konusunda verilen sözler, somut eylemlere dönüştürülmelidir. Ayrıca, gençlerin sesleri daha fazla duyulmalı ve yenilikçi çözümleri politika süreçlerinde yer bulmalıdır. Ancak, COP29’da defalarca gördüğüm gibi, siyasi çıkarlar ve ekonomik kaygılar genellikle değişim ihtiyacını gölgede bırakıyor. Bunun aşılması, uluslararası toplum içinde daha güçlü bir dayanışma gerektirecektir.


Generation17’nin Desteği ve Teknolojinin Gücü

Generation17, iklim eyleminde sesimi duyurmak için bana önemli bir platform sağladı. Öte yandan, teknolojinin gücü de oyun değiştirici bir rol oynadı. Dijital kampanyalar ve mobil uygulamalar aracılığıyla topluluklara ulaşmayı, farkındalık yaratmayı ve sesimizi daha geniş kitlelere duyurmayı başardım. Generation17’nin genç bir lideri olmak, COP29’da birçok panelde sesimi duyurmama olanak tanıdı. Teknolojinin aktif kullanımı, hem benim hem de temsil ettiğim organizasyonun görünürlüğünü artırmamı sağladı. Ayrıca Samsung ve UNDP’nin bire bir destek ve mentorlukları sayesinde önemli bir toplantıda yer alarak sesimizi daha güçlü duyurabildik.

 

Son Düşünceler

COP29, hem umut hem de hayal kırıklığıyla dolu bir deneyimdi. İklim krizine karşı küresel bir vizyon ihtiyacı bir kez daha açıkça ortaya çıktı, ancak bu vizyonu somut eylemlere dönüştürmek çok daha büyük bir çaba gerektirecek. Gençlerin enerjisi ve fikirleri, bu süreçte itici bir güç olabilir. Ancak bu enerjinin, sadece konuşmalarda alkışlanan bir unsur olmaktan çıkarak gerçek karar alma mekanizmalarına aktif olarak entegre edilmesi hayati önem taşıyor.