Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayımlanan 2019 İnsani Gelişme Raporu’nun tanıtımı, 15 Ocak 2020 tarihinde Facebook İstasyon’da gerçekleşti. Habitat Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte, raporun temel bulgu ve mesajları, Türkiye ve dünyadaki güncel gelişmeler ekseninde konuşuldu.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayımlanan İnsani Gelişme Raporu 2019’un tanıtımı, 15 Ocak 2020 tarihinde Facebook İstasyon’da gerçekleşti. Habitat Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlik Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır’ın açılış konuşmasıyla başladı. Ardından UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Claudio Tomasi’nin “İnsani Gelişme Raporu Tanıtım Sunumu” ile devam etti. Hedefler için İş Dünyası Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner’in konuşmasının ardından etkinlik, TESEV Araştırma Direktörü Dr. Itır Akdoğan’ın moderatörlüğündeki panel ile devam etti.
Panelde Ankara Üniversitesi İktisat Bölümü’nden Doç. Dr. Emel Memiş Parmaksız “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği”, Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Prof. Dr. Levent Kurnaz “İklim ve Eşitsizlikler”, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cem Say ise “Yapay Zeka ve Teknolojik Eşitsizlikler” konuları hakkında konuştu.
Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Bu yılın sonunda yayımlanan 2019 İnsani Gelişme Raporu, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın başarıyla gerçekleştirilmesine giden yolda tüm dünya için önemli bir rehber olma niteliği taşımaktadır. Türkiye’nin yüksek insani gelişme kategorisinde bulunduğu ve 189 ülke arasında 59’uncu sırada yer aldığı rapor incelendiğinde, dünya genelinde pek çok insan aşırı yoksulluktan kurtuldu. Günümüzde, ilkokuldan üniversiteye kadar formal eğitimin çocukları ve gençleri geleceğe, bilhassa geleceğin mesleklerine hazırlamakta yetersiz kaldığı tüm dünyanın konuştuğu bir mesele halini almıştır. Tam olarak bu noktada teknolojinin bilginin yayılmasına ve özgürleşmesine yaptığı katkı, bireylerin formal eğitimden bağımsız olarak kendilerini geliştirebilmeleri için değerli bir fırsat sunmaktadır. Eşitsizliklerin eğitim boyutunu ele alacak olursak, düşük insani gelişmeye sahip ülkelerde yetişkinlerin %42’si ilköğrenimini tamamlamışken, bu oran yüksek insani gelişmeye sahip ülkelerde %94. Düşük insani gelişmeye sahip ülkelerdeki yetişkinlerin yükseköğrenimi tamamlama oranı ise yalnızca %3 iken bu rakam yüksek insani gelişmeye sahip ülkelerde %50 olarak kayıtlara geçmiştir.
İnsani Gelişme Raporu’nun içerisinde ‘’Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’’ de yer alıyor. Cinsiyete dayalı eşitsizlikleri üreme sağlığı, kadının güçlenmesi ve ekonomik faaliyetler olmak üzere üç boyutta ele alan endekse göre Türkiye 162 ülke arasında 66’ıncı sırada yer aldı. Fakat bu temel konuların ötesinde sağlanan ilerlemede sevindirici çok daha az şey var. 21. yüzyılı şekillendirecek 2 önemli gelişme var. Bunlardan biri “İklim Krizi” diğeri ise “Teknolojik Dönüşümler”. İklim değişikliği hali hazırda en çok en yoksul kesimleri etkilerken, makinelerin öğrenmesi ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmeler de insan gruplarını ve hatta ülkeleri geride bırakabiliyor ve bu kaymalar altında belirsiz bir gelecek endişesi yaratabiliyor.
Habitat Derneği’ni 25 yılı aşkın bir süredir bu denli başarılı kılan en önemli değer, sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yürütücülüğünü üstlendiği projeler bünyesinde kamu, yerel yönetim ve özel sektör ile kurduğu güçlü ilişkiler ve bir amaç etrafında bu kuruluşları buluşturmasıdır. Bizler başta dezavantajlı bireyler olmak üzere Türkiye toplumunun eğitime erişiminde önemli bir rol üstlenmekteyiz. Bu çerçevede, Dijital Dönüşüm programımız bünyesinde farkındalık eğitimlerimiz haricinde Türkiye’deki bireylerin teknolojinin yalnızca kullanıcısı değil aynı zamanda üreticisi olması adına uzmanlık eğitimlerinin verildiği projeler yürütmekteyiz.”
UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Claudio Tomasi de konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“UNDP’nin İnsani Gelişme Raporu 2019’da eşitsizlikler konusuna odaklanmayı seçmesinin sebebi, dünyanın her yerinde genç nesillerin eşitsizliklere karşı çıkması.
Greta gibi 16 yaşında bir gencin politikacıları nasıl etkileyebildiğini gördük. Eşitsizliğin ölçülmesine yönelik mevcut standart ve uygulamalar, toplumsal tartışmalara bilgi sağlama ve karar vericilere destek olma konusunda yetersiz kalıyor. Günümüzde toplumsal ve bireysel huzursuzlukları anlamak ve bu sorunlara çözüm bulabilmek için, İnsani Gelişme Raporu’nun da yaptığı gibi “Gelirin Ötesine, Ortalamaların Ötesine ve Bugünün Ötesine” bakmak gerekiyor.
Bu kapsamda, İnsani Gelişme Raporu’nun yaptığı gibi geleceğimizi belirleyecek olan iki önemli başlığa parantez açmak isterim. Bunlar, iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri her yerde görülen en yerleşik eşitsizlik türlerinin başında geliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği dünyanın yarısından fazlasını etkilemesi nedeniyle, insani gelişmenin önündeki en büyük engellerden biri olarak kabul edilmektedir.
İnsani gelişmede dünyadaki tabloya baktığımızda, yarısı dolu, yarısı boş bir bardak gibi olduğunu söyleyebiliriz. Aslında 1990 yılını baz aldığımızda, son 28 yılda dünyada çok büyük gelişmeler oldu. Açlık, yoksulluk, kötü beslenme azaldı, çocuk ölüm oranı azaldı, ilkokula gitme oranı arttı. Bunlar önemli veriler ama dünyada hala çok fazla eşitsizlik olduğunu görüyoruz. Mesela çok gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerdeki eğitim seviyesi ve eğitim olanakları arasında büyük farklar var. Şunu da gözlemliyoruz, eşitsizlik iş yerinde alınan maaş yüzünden oluşmuyor. İşe girmeden çok önce, hatta doğumdan önce başlıyor. Bu raporun başlığı açıkça şunu söylüyor: eşitsizlik konusu maddi gelir konusunun çok ötesinde. 2019 İnsani Gelişme Raporu’nda 2 yeni temel eşitsizlik göze çarpıyor. İlki iklim krizi, ikincisi ise teknolojik gelişmelerin yol açtığı eşitsizlikler. Özellikle teknoloji ve iklim değişikliği dünyada eşitsizliği şekillendiren iki önemli konu.”
Hedefler için İş Dünyası Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ise şöyle konuştu:
“Sadece ülkemiz değil tüm dünya zorlu ve kritik bir süreçten geçiyor. Geçtiğimiz on yıl ve özellikle geçen yıl, dünyanın her köşesinde protestolara şahit olduk. Protestolarda başı çeken gençler; öfkelerini, hayal kırıklıklarını ve karşılanamayan ihtiyaçlarını dile getirdiler. Ekonomik kalkınmanın sosyal kalkınmayı da getireceği düşüncesi artık geçerliliğini yitiriyor.
21. yüzyılın eşitsizlikleri artık sadece gelir ve refah düzeyleri ile açıklanamıyor. İklim değişikliği nedeniyle oluşan afetler, savaşlar ve bölgesel eşitsizliklerle ortaya çıkan kitlesel göçler gibi sorunlar bize insanlığın tatsız bir finale doğru yaklaştığını hissettiriyor. Bununla birlikte büyüyen küresel sorunlara rağmen çözüm umutları, insani tepkiler ve bilincin de arttığını görmek umut verici. Bilindiği üzere İnsani Gelişme Raporu; ülkeleri, eğitim, sağlık, toplumsal cinsiyet eşitliği, teknoloji, sosyal yardım gibi göstergeler üzerinden değerlendiriyor. Rapor’daki farklı endeksler, ülkelerin istatistik ofislerinin açıkladığı verileri kullanıyor.
Türkiye ilk defa yüksek insani gelişme kategorisinde yer aldı. Özellikle sağlık, eğitim ve sosyal yardım konularında Türkiye’de hizmetlere erişim gelişti. Kamu yatırımlarının insani gelişim odaklı kullanıldığında olumlu etkisi olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin her yerinde kurumların, tesislerin sayısında artış var fakat nitelikli hizmet sunuluyor mu bu konu hepimizin bildiği gibi tartışılıyor. Tüm Türkiye’de aynı eğitim süresinden ve aynı kalitede eğitimden bahsetmek maalesef mümkün değil. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA değerlendirmelerinde Türkiye’nin ortalama puanları her alanda OECD ortalamasının oldukça altında kalmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de yabancı dil sorunu dikkat çekiyor. Sosyal ve duygusal öğrenme metodları yaygın değil, kendini ifade edemeyen gençler görüyoruz. Hızla değişen dünyamızda, raporun da ortaya koyduğu teknoloji ve iklim değişikliğine bağlı eşitsizlikleri en aza indirmek için yaratıcı düşünmeyi eğitim sistemimizin bir parçası haline getirmeliyiz.
2015 yılında 193 Birleşmiş Milletler üyesi ülke, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını benimsedi. İnsani gelişme, bu amaçlara ulaşmada hem bir yol hem de amaç olarak karşımıza çıkıyor. Bu amaçlar sadece devletlerin ya da STK’ların ya da aktivistlerin gerçekleştirebileceği amaçlar değil. Günümüzde devletler, sivil toplum kuruluşları ve akademi ile birlikte özel sektörün de sorunların çözülmesinde önemli rol oynaması gerekiyor. Bu kapsamda, TÜRKONFED, TÜSİAD ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı işbirliği ile Hedefler için İş Dünyası Platformu’nu kurduk. TÜSİAD ve TÜRKONFED’in üye tabanında yer alan 40,000’den fazla küçük-büyük şirketi, 250’den fazla iş dünyası federasyonu ve derneğini ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın geniş bilgi ağını bir araya getiriyoruz.”