UNDP, Türk denizlerinde yerli türlerin korunması için deniz taşımacılığı uygulamalarının iyileştirilmesini destekliyor

1 December 2023
All the attendants of the conference posing in a family photo in a conference room
Fotoğraf: Mustafa Umut Dulun

Daha iyi balast suyu ve biyokirlenme yönetiminin çevresel ve ekonomik yararları uluslararası sempozyumda belgelendi

Antalya, 30 Kasım 2023 – Türkiye’nin turkuvaz kıyıları her yıl milyonlarca turist çekiyor, ancak bu kıyıların desteklediği balıkçılık ve turizm sektörleri, yerli balık ve su ürünlerini yok eden yabancı denizel türlerin istilası nedeniyle artık tehdit altında. Türk kıyılarına ulaşan 500’ü aşkın yabancı denizel tür, ülkenin kıyısal ekosistemleri için hayati önem taşıyan biyoçeşitliliğe zarar veriyor.

Salı günü Antalya’da başlayan ve Türkiye ve komşu ülkelerden 90 bilim insanı, deniz biyoloğu ve bakanlık temsilcisinin katıldığı üç günlük uluslararası sempozyumda tartışmalar, bu istila ile mücadelenin en iyi yöntemlerinin neler olabileceğine odaklanıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMPGM) ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen bu sempozyum, Türkiye’de bu konu hakkında yapılan ilk bilimsel toplantı oldu.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton “İstilacı türlerin etkisini azaltmak, biyoçeşitliliği korumanın başlıca yoludur. Bilim bize, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de kıyısal ekosistemleri ve onlara bağlı olan geçim kaynaklarını korumanın bir yöntemi olarak, deniz taşımacılığı uygulamalarının iyileştirilmesine işaret ediyor.” dedi.

Deniz taşımacılığı, yabancı türlerin hızla yayılmasında başlıca etkenlerden biri. İstilacıların birçoğu larva veya yumurta formundayken, gemilerin denizde dengelerini korumak için aldıkları ve varış limanında denize döktükleri balast suyunun içinde geliyor. Diğer yabancı türler de, gemilerin gövdelerine tutunarak, hatta bazı durumlarda geminin enerji verimliliğini azaltacak ve karbon emisyonlarını artıracak derecede büyük birikimler oluşturarak, “otostopçuluk” yoluyla seyahat ediyorlar. Türk denizlerinde kaydedilen 539 istilacı denizel türün yüzde 39’u ya balast sularında ya da gemilerin gövdesine tutunarak gelmişler; bu olguya bilim insanları “biyokirlenme” diyor.

Yeni ekosisteme gelen aslan balığı, balon balığı veya Kuzey Atlantik deniz yıldızı gibi yabancı türler, yerel türleri avlayarak tüketiyor ve nüfusları, özellikle iklim değişikliği nedeniyle ısınan sularda hızla artıyor. Bu faktörler, yerel balıkçıların elde ettiği ürünün azalmasına yol açıyor.

Bu alanda çözümler getiren Gemi Balast Suyu ve Sedimanlarının Kontrolü ve Yönetimi Hakkında Uluslararası Sözleşme 2004 yılında kabul edildi ve 2017’de yürürlüğe girdi. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) yönetiminde, Sözleşme’nin tarafları, gemilerin balast sularını kullanması ve boşaltmasına kısıtlamaları kademeli olarak sıkılaştırıyor; örneğin suyun boşaltılmasına izin verilebilmesi için filtre ve diğer arıtma araçlarını kullanma şartı getiriyor. Sempozyumun odaklandığı konulardan biri, bu sözleşmenin ve diğer düzenleyici çerçevelerin daha etkin uygulatılmasını desteklemek.

Sempozyum, Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından sağlanan 3,3 milyon ABD Doları finansman ile uygulanan Denizel İstilacı Yabancı Türler Projesi’nin (MarIAS) yürüttüğü birçok faaliyetten yalnız biri. Proje, Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’in her birinde bir pilot sahayı kapsıyor ve aslan balığı, balon balığı, deniz yıldızı, damarlı rapana ve su sümbülü olmak üzere beş farklı istilacı yabancı türe odaklanıyor. Proje faaliyetleri arasında, yerel toplulukların aslan balığı gibi yenilebilir istilacı türleri avlamasını ve yemesini teşvik etmeyi hedefleyen yenilikçi avlanma yarışmaları da yer alıyor.


Ayrıntılı bilgi için: 
Umut Dulun, UNDP Türkiye İletişim Sorumlusu, umut.dulun@undp.org