Türk Tekstil Sektöründe Mülteciler ve Ev Sahibi Topluluklar İçin İnsana Yakışır ve Sürdürülebilir İş Olanakları
Proje ne hakkında?
Proje, insana yakışır ve kayıtlı istihdam ve sürdürülebilir geçim kaynakları yoluyla Suriyelilerin ve Türkiyeli ev sahibi toplulukların dayanıklılığını ve sosyal uyumunu inşa etmek için tasarlanmıştır. Projenin, mültecilerin ve ev sahibi toplulukların sosyo-ekonomik iyileşmesine yardımcı olması ve mültecilerin kendi kendine yeterliliğini artırarak SUY veya diğer insani yardım programları gibi nakit yardımlara bağımlılığını azaltması beklenmektedir.
Projenin amacı; mültecilerin ve hassas durumdaki ev sahibi topluluk üyelerinin tekstil sektörüne dahil edilmesini teşvik etmek için bir eylem planı oluşturmak, mevcut ihtiyaç ve boşlukların yanı sıra Türkiye tekstil sektöründeki işverenlerin ve çalışanların mevcut durumunu analiz etmek ve kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için hassas durumdaki mülteci ve ev sahibi topluluk üyelerinin yanı sıra özel sektörün de nasıl daha iyi destekleneceğine dair yöntem geliştirmektir.
Mevcut durum nedir?
Türkiye, 3 milyon 724 bin 240 kayıtlı geçici koruma altındaki Suriyeli (GKAS) ve uluslararası koruma altındaki yaklaşık 320 bin mülteci ve sığınmacı ile dünyadaki en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Mart 2011'den bu yana Suriye'de yaşanan istikrarsızlık ve çatışmaların bir sonucu olarak, Türkiye'de resmi olarak kayıtlı Suriyeli mültecilerin sayısı 2017'den bu yana nispeten sabit kalmıştır ve siyasi ve sosyal baskıya rağmen Suriye'ye büyük ölçekli bir geri dönüş olası görünmemektedir. GKAS'lerin yaklaşık yüzde 99'u ev sahibi toplum içinde ikamet etmekte olup, 2.2 milyondan fazlası İstanbul'da ve başta tekstil, otomobil ve gıda üretimi olmak üzere imalatın ekonominin büyük bir bölümünü oluşturduğu Güneydoğu bölgesindeki büyük şehirlerde yaşamaktadır. Mültecilerin yüksek sayısı ve coğrafi yoğunluğu, bu bölgelerdeki geçim kaynakları, kamu kaynakları, sosyal uyum ve temel hizmetler üzerinde önemli bir baskı oluşturmaktadır.
3.7 GKAS'den 1.8 milyonu, yoksulluk göstergelerinin azaltılmasına yardımcı olan Sosyal Uyum Yardım Programından (SUY) faydalanmaktadır. Ancak SUY, yardıma bağımlılığı artırmakta, zaten istikrarsız olan sosyal uyumu daha da kötüleştirmekte ve mültecilerin uzun süreli kriz durumuna sürdürülebilir bir çözüm sunmamaktadır. Türkiye Hükümeti ve Avrupa Birliği (AB) tarafından, esneklik odaklı ve kalkınma odaklı çözümler gerektiren Türkiye'deki mülteci bağlamında, SUY'dan geçim kaynaklarına geçişin temel önceliklerden biri olacağı bir geçiş süreci planlanmaktadır.
GKAS'lere tanınan Geçici Koruma (GK) Yönetmeliği, Türkiye'de yasal olarak kalma hakkı vermekte, barınma, kamu hizmetlerine (sağlık ve eğitim dahil) erişimlerini sağlamakta ve işgücü piyasasına yasal erişimlerine imkan vermektedir. Öte yandan, GKAS'lere resmi olarak çalışma izni verilmesine rağmen, Uluslararası Çalışma Örgütü'ne göre Türkiye'de çalışma çağındaki 2.16 milyon Suriyeliden sadece 1 milyonu işgücü piyasasına katılmaktadır ve bunların çoğu düşük vasıflı ve düşük ücretli işlerde kayıt dışı olarak çalışmaktadır. İşverenler tarafından çalışma izinlerine ilişkin düzenlemelerin bilinmemesi, izin başvurularının uzun sürmesi ve birçok durumda işverenlerin ve çalışanların çalışma izni alma konusundaki isteksizliği, çalışma izinlerinin işverenler tarafından karşılanması gibi nedenler; istihdamın kayıt altına alınmasını engellemektedir. Seyahat kısıtlamaları, dil engelleri, mültecilerin beceri ve yetkinliklerindeki eksiklikler, diploma akreditasyon sorunları ve yetersiz deneyim veya ucuz işgücü olarak istismar, Suriyelilerin Türkiye işgücü piyasasına sosyo-ekonomik entegrasyonu için temel zorluklar olmaya devam etmektedir. Kayıt dışı ekonomi ilk yıllarda mültecilerin hızlı bir şekilde emilimini ve istihdam edilebilirliğini kolaylaştırmış olsa da, artık onları kayıtlı işgücü piyasasına çekecek politikaların ve idari tedbirlerin benimsenmesi gerekmektedir. Sosyal gruplar arasındaki sosyal gerilimlerin arttığı bir bağlamda, sürdürülebilir entegrasyonun temel itici gücü olarak kayıtlı istihdamın yaratılmasını ve elde edilmesini teşvik etmek zorunlu hale gelmiştir.
Küresel COVID-19 salgınının patlak vermesi ve ekonomik etkileri, birçok kişinin işini kaybettiği bir dönemde enflasyon nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta giderek daha fazla zorlanan hem mülteci hem de ev sahibi topluluklar arasındaki mevcut sosyo-ekonomik kırılganlıkları daha da kötüleştirdi. COVID-19 başlangıcında uygulanan tedbirler; Suriyelilerin istihdam, refah ve eğitim gibi konularda ev sahibi topluluklara kıyasla daha fazla güvencesizliğe maruz kalmasına neden olmakla kalmamış, mültecilere yönelik tutumlar üzerinde de olumsuz bir etki yaratmıştır.
COVID-19 salgınının şiddetlendirdiği ekonomik gerileme nedeniyle, Türkiye'deki işgücü piyasası son birkaç yıldır daralmaktadır. Nitelikli çalışanların bile kayıtlı sektörde iş bulması giderek zorlaşmaktadır. Pandemi sonrası ucuz iş gücü ve kötü çalışma olarak sömürü artmış; barınma ve yaşam koşulları daha da zorlaşmış ve mültecilerin kırılganlığı daha da artarak erken evlilik, çocuk işçiliği, mal varlıklarını satma, uyuşturucu kullanımı ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet gibi olumsuz başa çıkma stratejilerine yol açmıştır.
Dil engeli ve beceri uyuşmazlığı veya eksikliği nedeniyle GKAS'ler kayıtlı iş fırsatları bulmakta önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu durum, GKAS'lerin sosyal entegrasyon, kendi kendine yeterliliğin sağlanması ve istihdam hizmetleri ve fırsatları hakkında doğru bilgi ve danışmanlığa erişim açısından da zorluklara yol açmıştır. SUY uygulamasından ve Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı (3RP) Türkiye Bölümü kapsamındaki geçim kaynağı müdahalelerinden çıkarılan dersler, yalnızca hedeflenen nüfus arasında piyasayla ilgili becerilerin eksikliğini ele alma ihtiyacını değil, aynı zamanda özel sektör taleplerini ve zorluklarını ele alma ihtiyacını da göstermektedir. Türkiye, Lübnan ve Ürdün'deki mülteciler, özellikle tekstil, tarım ve otomotiv sektörlerinde güvencesiz ve güvensiz çalışma koşullarından muzdariptir.
Misyonumuz nedir?
3RP Geçim Kaynakları Sektörünün eş yürütücü BM Ajansı olarak UNDP; Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA'lar) ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat ile uyumlu olarak uzun süreli kriz bağlamlarına iyi uyarlanmış dayanıklılık temelli kalkınma yaklaşımı aracılığıyla mülteciler ve ev sahibi topluluklar için sürdürülebilir geçim çözümlerine katkıda bulunmaktadır.
UNDP aynı zamanda SKA 5 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nin gerçekleştirilmesinde öncü kuruluşlardan biridir ve toplumsal cinsiyetle ilgili diğer hususların yanı sıra tüm projelerine toplumsal cinsiyet perspektifini dahil etmekte ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmektedir. Dayanıklılık inşası, bölgesel ekonomik kalkınma, ulusal ve yerel kurumların kapasitelerinin geliştirilmesi, sosyal uyum ve ekonomik altyapı konularına odaklanan UNDP; başta Gaziantep, Hatay, Mersin, Adana, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, İzmir ve İstanbul olmak üzere mültecilere yönelik çalışan çok çeşitli yerel ve ulusal kurum, Ticaret ve Sanayi Odaları, Organize Sanayi Bölgeleri, özel sektör liderleri, sivil toplum kuruluşları ve diğer BM kuruluşları ile birlikte çalışmaktadır.
Salgın sonrası ekonomik durgunluğu takip eden uzun süreli bir kriz durumu bağlamında UNDP, Suriye krizine yanıt olarak 2014 yılından bu yana mültecilerin beceri geliştirme, iş danışmanlığı, istihdam, mevcut işlerin resmileştirilmesi, dil kursları ve sosyal uyum faaliyetleri yoluyla dayanıklılık kazanmalarına destek olmak ve Türkiye Hükümeti'nin dünyadaki en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmanın getirdiği baskılarla başa çıkmasına destek olmak amacıyla mülteciler ve ev sahibi topluluklar için Teknik ve Mesleki Eğitim ve Öğretim (TVET), iş yaratma ve eşleştirme programları uygulamaktadır.
Bu Proje kapsamında UNDP, sürdürülebilir malzeme kullanımı, yenilenebilir enerji, geri dönüşüm, sürdürülebilir moda veya eko-moda, güvenli ve adil çalışma ortamı ve cinsiyet eşitliği gibi konularında teknik destek sağlayarak sürecin hızlandırılması için proje ortağı İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İTKİB)'i destekleyecektir.
İTKİB; BM ve hükümet belgeleri tarafından belirlenen temel kriterlere ve ilkelere uyacak tekstil üreticilerinin, tedarikçilerin ve uluslararası markaların belirlenmesine yardımcı olacak ve faaliyetlerin başarılı bir şekilde uygulanmasında sektörel teknik uzmanlığını da sağlayabilecektir. İTKİB'in iki önemli alt yapısı, yani İHKİB (İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği), T.C. Ticaret Bakanlığı ve İHKİB tarafından kurulan İstanbul Moda Akademisi (İMA), Türkiye tekstil sektöründe sürdürülebilir moda, insana yakışır iş ve dijital dönüşüm konularına odaklanarak proje uygulamasını daha fazla destekleyecektir.
Nasıl yapıyoruz?
Proje, yerel bir sosyo-ekonomik kalkınma yaklaşımını benimsemektedir. Bu yaklaşım; kırılganlıkları azaltmayı ve bireylerin, toplulukların, yerel ve ulusal kurumların krizin etkileriyle daha iyi başa çıkabilmelerine ve bu etkilerden kurtulabilmelerine katkıda bulunmayı amaçlayan yöntemlerin tasarlanmasını ve uygulanmasını içermektedir.
Proje; hem GKAS hem de ev sahibi topluluk üyeleri arasındaki yüksek işsizlik seviyelerini ele almak ve işgücü piyasasının emilim ve büyüme kapasitesinin artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla, özel ihtiyaçlarına göre ve kendi tesislerinde işbaşı eğitimi ve işe yerleştirme ile piyasadaki ihtiyaçların ve boşlukların belirlenmesinde, eğitim müfredatının geliştirilmesinde, seçim kriterlerinin tanımlanmasında ve İTKİB ve üye şirketleriyle birlikte tasarlanan işbaşı eğitimleri ve iş fırsatlarının sağlanmasında özel sektör odaklı bir yaklaşımla işgücü piyasasının hem arz hem de talep tarafındaki zorlukları, ihtiyaçları ve fırsatları birlikte ele almak için bütünsel bir yaklaşım sunmaktadır. Bu yaklaşım; mesleki eğitimin tasarımı ve uygulanmasında hazır giyim, tekstil ve deri sektörlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak, kursiyerler kayıtlı olarak ve sürdürülebilir bir şekilde işe alınmak için daha yüksek fırsatlara sahip olacaktır. Genel olarak Proje, istihdama erişim konusunda gerçek ve algılanan rekabet düzeylerini azaltmak için çok ihtiyaç duyulan desteği sağlayacak ve istihdam yaratmaya yönelik güçlü bir çağrıya yanıt verecektir. Bunu yaparken Proje, potansiyel sosyal gerilim risklerini azaltacak ve GKAS’nin ev sahibi topluluklara entegrasyonunu geliştirecektir.
Öte yandan Proje, kimseyi geride bırakmadan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşma çabalarında UNDP, Türkiye Hükümeti ve yine özel sektörde öncü bir kurum olan İTKİB arasında işbirliği ortamı yaratmaktadır. Projede UNDP’nin deneyimleri ve sahadaki varlığı ile İTKİB’in konuya yönelik uzmanlığından yola çıkarak; İTKİB’in üye şirketlerinin özel ihtiyaçlarına göre tasarlanacak ve şirket tesislerinde iş başında eğitim ve işe yerleştirme ile tamamlanacak bir mesleki eğitim programı başlatılacaktır. Böylece, mesleki eğitim tasarımı ve uygulamasının tekstil sektörünün ihtiyaçlarına dayalı olmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak, kursiyerler kayıtlı ve sürdürülebilir bir şekilde işe alınmak için daha iyi fırsatlara sahip olacaktır.
Proje faaliyetleri kapsamında;
İlk olarak, hazır giyim, tekstil ve deri sektörlerindeki özel sektör şirketlerinin alt sektörler, eğitim müfredatı, lokasyonlar ve çalışan sayısı açısından özel ihtiyaç ve eksikliklerini tanımlamak amacıyla bir ihtiyaç analizi yapılacaktır.
İkinci olarak proje; kayıtlı istihdam yaratarak, insana yakışır çalışma koşulları sağlayarak ve bunun için farkındalık yaratarak mülteci işgücünün sömürülmesiyle ilgili sorunları ele alacaktır.
İhtiyaç Analizi bulguları ve proje sonuçlarına dayanarak, Türk Tekstil Sektörü için Bulgular ve Öneriler Raporu, Yol Haritası ve Kontrol Listesi olmak üzere 3 temel Bilgi Ürünü geliştirilecek ve proje sonunda bir lansman etkinliği ile yaygınlaştırılacaktır.
Üçüncü olarak; Türkiye'deki mülteciler için yeni bir fonlama döneminin hazırlanması ve SUY program geçiş süreci öncesinde Proje, iyi uygulamaların ve çıkarılan derslerin yakın gelecekte geçim kaynakları projelerinin tasarımında kullanılabileceği bir pilot program ve vaka çalışması olarak hizmet edecektir.
Türkiye nasıl faydalanacak?
Projenin hedefleri, 3RP ve Türkiye için BM Sürdürülebilir Kalkınma İşbirliği Çerçevesi'nin öncelikleriyle uyumludur. Proje; kısa vadede istihdam yaratmaya odaklanarak insani-kalkınma bağının işlevsel hale getirilmesine doğrudan katkıda bulunurken, orta ve uzun vadede tekstil sektörünün yeşil gündeme uyacak şekilde dönüşümünü destekleyerek toplum düzeyinde insan güvenliği ve barış içinde bir arada yaşamaya elverişli bir ortamın geliştirilmesine ve evrensel değerlerin teşvik edilmesine katkıda bulunmaktadır.
Ayrıca, yerel, bölgesel ve ulusal düzeylerde kurumsal kapasitenin ve koordinasyon mekanizmalarının artırılması ve insana yakışır çalışma koşulları konusunda farkındalığın artırılması, çocuk işçiliği de dahil olmak üzere kabul edilemez çalışma koşullarıyla mücadelede kilit rol oynayacaktır. Proje, sektör üreticilerinin kapasitesini destekleyecek ve aynı zamanda insana yakışır iş ilkelerini teşvik etmek için politika geliştirmeyi destekleyecektir. Tekstil sektörünün öncülerini hedef alan bir bilinçlendirme kampanyası uygulanacak ve projenin başarılı sonuçları hem sektör üreticileri için iyi bir uygulama olacak hem de daha büyük ölçekte gelecekteki projeler için bir pilot vaka görevi görecektir.